25 Eylül 2018 Salı

Cupid ve Psyche'nin Çetrefilli Aşkı

Louvre Müzesinde sergilenmekte olan Cupid'in Öpücüğü isimli heykel mitolojik bir hikâyeden esinlenerek Antonio Canova tarafından 1797 yılında yapılmıştır.

       
              Roma Mitolojisinde Cupid olarak anılan tanrı, Yunan mitolojisinde bizim daha aşina olduğumuz bir isim olan Eros olarak anılır. Mit ve efsanelerde adını sıklıkla duyduğumuz, ok atıp aşık etme yeteneğine sahip olan Cupid'le bu sefer kendi mitolojik hikâyesinde karşılaşacağız.
    
              İsimsiz bir ülkede yaşayan bir kral ve kraliçe vardı. Üç kıza sahip olan kralın bütün kızları oldukça sevimliydi; ancak Psyche(Sayki) isimli kızının güzelliği diğer iki kız kardeşinin güzelliğinden sıyrılıp çok ayrı olarak değerlendirilirdi. Hatta Psyche öylesine güzeldi ki yeryüzündeki fanilerin arasında adeta bir tanrıça olarak görülürdü. Ona tapılırcasına duyulan bu hayranlık, güzellik tanrıçası Venüs'ün kulağına kadar yayıldı. Bir faniye bu denli hayranlık duyulması ve ona tanrıça muamelesi yapılması Venüs'ü kıskançlıktan deliye döndürdü ve bu güzelliğin unutulup gitmesi için bir plan hazırladı. Ok atarak aşık etme yeteneğine sahip olan oğlu Cupid'i çağırdı ve ona Psyche'yi yeryüzündeki en çirkin canlıya aşık etmesi için buyruk verdi. Cupid annesinin emrini yerine getirmek için okunu sırtına taktı ve ihtişamlı kanatlarıyla yeryüzüne indi.
             
                  Cupid yayını sonuna kadar gerip Psyche'yi çirkin bir canlıya aşık etmeye hazırdı ki Psyche  bir anda önünü döndü ve gördüğü güzellik karşısında şaşkına dönen Cupid oku ona atmak yerine kendisine batırdı. Venüs'ün hesaba katmadığı bir gerçek vardı, oğlu Cupid'i yeryüzüne yollayana dek herkes kıza derin bir hayranlık duyuyordu; ancak kimse ona kalbini teslim etmeye hazır değildi. Herkes ona çok güzel bir tabloymuş gibi hayranlıkla bakıyor; fakat kimse ona talip olmuyordu. Hatta iki kız kardeşi evlenmişken Psyche üzgün ve yalnız bir şekilde bekliyordu. Venüs onun güzelliğinin unutulup gitmesini isterken kendi elleriyle oğlunu ona aşık etmişti.

                Psyche'nin babası kızının bu yalnızlığına bir derman bulmak amacıyla kâhine gitti ve kâhin ona Cupid'in kendisine söylediği şeyleri kendi kehanetiymiş gibi anlattı. Kral duydukları karşısında üzüntüyle evinin yolunu tuttu. Kâhinin anlattığına göre kızın matem elbiselerini kuşanıp bir dağın tepesinde beklemesi gerekiyordu ve bu beklemenin sonucunda onu kanatlı bir yılan karısı yapacaktı. Ailesi kızını bir dağın tepesine çıkartıp umutsuzca evlerine döndüler. Kız ne ile karşılaşacağını bilmeden beklemeye başladı; ancak diğer yandan yalnızlığından kurtulacağı için memnundu. Günler sonra ılık bir rüzgâr kızın bedenini sardı ve onun ayaklarını yumuşakça yerden kesti. Bu ılık batı rüzgârı ona bütün korkularını unutturdu ve derin bir uykuya dalmasına sebebiyet verdi.

Bouguereau-The abduction of Psyche
               Gözlerini açtığında parlak bir nehrin kıyısındaydı. Diğer tarafına baktığında ise gördüklerine inanamadı. Tanrı ve tanrıçalara layık kocaman bir köşk karşısında duruyordu. Köşkün kapısından içeri tereddütle baktığında bir ses ''İçeri gir! Eğer kocanla tanışmaya cesaret edebiliyorsan...'' dedi. Kız içindeki endişeye rağmen sesin dediğine uydu ve köşkün içerisine girdi. İçeri girmesiyle köşkün hizmetlileri kızın etrafında dört dönmeye başladı. Güzel, sıcak ve rahatlatıcı bir banyodan sonra kızı onun için hazırlanmış bu ziyafet masasının başına oturttular. Yediği yemekler birbirinden lezzetliydi. Yemeğe iştahla devam ederken kimin çaldığını göremediği hoş bir melodiyi dinlemeye başladı. Çok yakında kocasıyla tanışacağını düşünmeye başladı. Zaman geldiğinde kocasının nazik fısıltısını kulağında hissetti ve o ana kadar kafasında canavar olarak hayal ettiği kocasının tenine temas etmesiyle şaşkınlığı büsbütün arttı; çünkü dokunduğu ten yumuşak ve pürüzsüzdü. Kocası Cupid'in ondan tek bir isteği vardı, asla ona kim olduğunu sormayacak, yüzüne bakmayacak ve onu görmeyecekti. Bu şart yerine getirildiği takdirde Cupid ona sonsuz sevgisini vermeye hazırdı. Kız onun bu şartını kabul etti.

                  Psyche geceleri kocasıyla vakit geçiriyor; ancak gündüzleri kocaman köşkte canı pek sıkılıyordu. Kız kardeşleriyle uzun bir süre görüşmeyen Psyche onları özlediğini fark etti ve kocasına onları köşke davet edip edemeyeceğini sordu. Kocası onların köşke gelmesinin uğursuzluk getireceğini söyleyerek onu reddetti. Günlerden bir gün Psyche hamile olduğunu fark etti ve kocasına bu müjdeli haberi verdi bir yandan da sürekli kardeşlerinin gelmesi için Cupid'e ısrar ediyordu. En sonunda Cupid gebe olan eşinin ısrarlarına dayanamadı ve eşinin dileğini kabul etti.


                   Kız kardeşleri Psyche'den uzun süredir haber alamadıkları için hemen gözyaşlarıyla onun davetini kabul edip evine gittiler; ancak Psyche'ye acıyarak geldikleri bu yerin ihtişamını fark ettikten sonra kalpleri kıskançlıkla doldu. Kısa bir süre sonra Psyche'nin kocasını hiç görmediğini anladılar ve onun kocası hakkındaki endişelerinin yeniden alevlenmesine sebebiyet verdiler. Kız kardeşleri onu kocasının kâhinin daha önceden söylediği gibi bir yılana benzediğini bu yüzden kendisini ona göstermek istemediğine inandırdılar. Psyche doğacak çocuğunun da ona benzeyeceğini düşünüp sevgi dolu kocası hakkında daha da dehşete kapıldı ve o gece bir eline bıçak diğer eline gaz lambası alarak uyuyan kocasına doğru yaklaştı. Işığın Cupid'in bedenine değmesiyle Psyche kendini büyülenmiş hissetti daha önce hayatında bu kadar güzel bir erkek görmemişti. Tıpkı bir tanrı gibi yatakta boylu boyunca uzanıyordu. Psyche kocasını bir canavar olarak düşündüğü için kendinden utanmış; ancak onun bir canavar olmadığına emin olunca derin bir nefes de almıştı. Tam derin bir nefes vermişti ki elindeki gaz lambasının kızgın yağı Cupid'in bedenine döküldü. Acı içerisinde ve korkuyla uyanan Cupid karşında gaz lambası ve bıçakla duran karısını gördükten sonra, tek bir kelime bile etmeden görkemli kanatlarıyla açık pencereden uçup gitti.

Giuseppe Crespi-Cupid Psyche 

            Psyche o gece onu her yerde aradı; fakat bir türlü bulamadı. Cupid, yarasını tedavi etmesi için annesinin yanına uçmuştu. Olanları duyunca annesi kıskançlığının üstesinden gelemedi ve oğlunu acı içerisinde kendi haline bıraktı. Venüs kendine bu küstah. kızı tanrıların gazabına uğratacağına dair söz verdi. Psyche ise Cupid'i kendi imkânlarıyla bulamayacağını anlayınca Venüs'e başvurmaya karar verdi. Cupid'in annesi Venüs, ancak isteklerini yerine getirdiği takdirde Cupid'e ulaşabilmesine izin vereceğini söyledi; ve kızdan bir gece içerisinde binlerce çeşit tohumu türüne göre ayırmasını istedi. Gece karanlığında umutsuzca tohumları birbirinden ayırmaya çalışan Psyche'nin yardımına ona bir şekilde sempati duyan ve yardım etmek isteyen karıncalar koştu. Venüs bütün tohumların türüne göre ayrıldığını gördükten sonra bu başarının onun için hiçbir şey ifade etmediğini söyledi.


           Ertesi sabah Psyche için biraz daha tehlikeli bir görev verdi. Nehrin karşısındaki koyunları kırkıp ona yün getirmesini istedi. Psyche nehrin karşısına geçtikten sonra içinde yaşamına son vermek dürtüsü dolanıyordu; ancak bir ses ona yardım etti. Ses ona koyunların başa çıkılmasının zor olduğunu ve onlar çalılardan çıkana kadar beklemesi gerektiğini söyledi. Koyunlar çalılardan çıktıktan sonra Psyche çalıların sert dikenlerine takılan koyunların postunu topladı ve Venüs'e götürdü. Venüs onu zalim gülümsemesiyle karşıladı. Bu görevi yardım alarak gerçekleştirdiğini ve ona bir görev daha vereceğini söyledi. Yeraltı dünyasının girişinde bulunan Styx(Stiks) nehrinin kaynağından bir şişe dolusu siyah renkteki su getirmesi gerektiğini söyledi; fakat nehrin kaynağına ulaşabilmek için tırmanması oldukça tehlikeli ve zor olan kayalığı geçmeliydi. Ümitsizlik içerisinde düşünürken onun bu çaresiz haline üzülen Jüpiter ona bir kartal yolladı ve bir şişe suyu elde etmesinde yardımcı oldu. Venüs bu başarının yine ona ait olmadığını düşünüyordu, tatmin olmamıştı ve ona son bir görev daha verdi. Yeraltı dünyasının kraliçesi olan Persephone'den bir kutu güzellik getirmesi gerekiyordu. Psyche yeraltına giden oldukça zorlu yolları aştıktan sonra başarıyla kutuya ulaşmış ve dönüş yolunu tutmuştu; ancak bir süre sonra merakını kamçılayamadı ve güzelliğine güzellik katmak amacıyla kutuyu açıverdi. Oysa kutunun içerisinde sonsuz ve derin bir uykudan başka bir şey yoktu. Olduğu yere yığıldı ve uykuya daldı.

Jean Pierre- The Reunion of Cupid


           Yarası iyileşen ve olanlardan haberdar olan Cupid annesinin evindeki açık pencereden kanatlanıp kaçarak Psyche'yi buldu ve onun gözlerinden sonsuz uykuyu alıp kutuya geri koydu. Onunla konuşmak yerine kaçmayı seçen Cupid  Psyche'den özür diledi ve ona ölümsüzlük içeceğini kendi elleriyle içirdi. Psyche artık bir ölümlü değildi ve tanrılar katındaydı. Adını aşktan alan Cupid ile ruh manasına gelen Psyche bir daha ayrılmamak üzere sonsuza dek birleştiler, ve ''zevk'' anlamına gelen Volupta isimli bir kız çocukları oldu.  





Raphael- Cupid ve Psyche'nin Düğünü

         















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geyşaların Gizli Dünyası: Geyşalar Hakkında Bilinmeyenler

(Metni video halinde izlemek isterseniz link:  https://www.youtube.com/watch?v=ZO3V9lxqwkw  )      Ayırt edici bey...